Es rüzgar, al götür hayallerimi...

  

"Umut etmek en büyük kötülüktür, insanın işkence süresini uzatır." demiş Nietzche. Haklı da bir bakıma... Umudun kırıldığı, yani hayallerin yok olduğu an; işkencenin bittiği, yani "ölümün" gerçekleştiği andır. En iyisi hiç başlamamak yada başındayken vazgeçip acıyı en aza indirgemek en iyi çözüm gibi gelir insana... Ama öyle olmuyor maalesef. Umutla bakmak geleceğe, iyi şeyler istemek vazgeçilemez bir dürtü olup çıkıyor hayatımızda. Peki bu hayallerin gerçekleşmesi mi gerekir hep? "Yol" mudur önemli olan yoksa "gittiğimiz yer" mi?
Bir hayal tut elinde, sakın bırakma, Yaşam kadar değerli, hayat kadar acı, Hayallerdir insanı yaşatan ve ayakta tutan, Mutluluğun melhemi, sevginin ilacı. Ama dikkat et, sakın gerçekleşmesin hayalin, Hep bir adım kadar gerisinde ol, Kimi zaman yakala bir köşesinden hınçla, Kimi zaman ölüm kadar uzağında ol. Dibi delik bir su kovasıdır hayaller, Sürekli bir su sirkülesi, Sakın kapama kovanın deliğini, Ölmektir bir nevi, hayallerin gerçekleşmesi.
Gerçekleşen, yani "biten" hayal bir nevi ölümdür diyor şair de... Ama insanı yaşatan, ayakta tutan da onlar diyebiliyor. Hangisi doğru? Gerçekten bilmiyorum.... 

26.04.2006
Yazan: Bahadır - 21:39 | 1 yorum oku

Hatıralar

  

Sana son bir veda için çıktım bu sabah yola... Maziyi tekrar yaşatmak için o zamana geri dönmek gerekmiyordu. İnsanlar, binalar değişse de yaşadığımız dünya, soluduğumuz hava, üstümüzde parlayan güneş aynıydı... Önce bir şarkı mırıldandım "hiç kimsenin, yağmurun bile böyle küçük elleri yoktu" diye... O anda sanki etrafta insanlar, gürültü, kargaşa hiçbir şey yoktu. Yanımda aniden beliren sen ve bendik İstanbul sokaklarında el ele ve yapayalnız... Kuşlara yem verdik Yeni Cami önünde, sonra bir vapura atladık yalnız başımıza dolaştık İstanbul'u delicesine... Güneş bugün en güzel yüzünü göstermişti bize iyilik yapmak istermişçesine. Gözlerimizin içi gülüyordu bizim de tıpkı onun gibi... Üsküdar'da indik vapurdan. Ardından bir çocuk geldi yanımıza. Yaşını sorduk, "2" diye gösterdi minnacık parmaklarıyla... Oysa büyük gösteriyordu, aşağı yukarı 5 yaşındaydı. Ben şaşkın, sen mutlu bir ifadeyle devam ettik yürümeye... Sonra bir gazete aldım ve tarihine baktım. 29 Mart'tı ve senelerden 2003'tü... Ve yanımdaydın sen hala... Hava yavaşça kararıyordu ve farkındaydık artık bu rüyanın sonuna geldiğimizin. Son bir kez sarıldım sana, ağladım. Ve kayboldun kollarımın arasında... "Elveda tek sevdiğim, elveda hatıralarım..."
geçip giden zamanları bir yerlerde bulsam... sonra üzülsem, üzüldüğüme üzülsem... gözyaşıma dalıp dalıp, seni hatırlarım. gittin şimdi sen, yoksun yanımda... bir şey istemem; neye yarar hatıralar...
Dün evleneceğini duydum... Bunu keşke başkasından değil de senden öğrenebilseydim...
Tam bunları yazarken sen aradın. Bir nebze de olsa sevindim buna. Her şey gönlünce olur umarım... 5 Mayıs'taki nikahına gelemem belki ama kalbim hep seninle olacak... 

11.04.2006
Yazan: Bahadır - 19:33 | 0 yorum oku

Fotoğrafım
Ad:
Konum: Izmir, Ege, Türkiye