Karşılık

Zor bir gündü bugün... Finallerden önce okuldaki son gün olduğundan her dakikam not aramakla ve fotokopicilerde geçti.

Akşam dönerken Taksim'e uğradım. Kardeşimin çok istediği ve gelirken getirmemi istediği parfümü aldım. Sonra otobüs durağında beklemeye başladım.

O sırada iki ayağını da kaybetmiş, ellerindeki takozlarla yürümeye çalışan bir adam gördüm. Hali çok kötüydü ama bundan şikayet eder gibi durmuyordu. Oysa ben bu halime rağmen herşeyden şikayetçiyim. Sonra bu abi bana kalemim olup olmadığını sordu. Bir telefon numarasını not edecekti sanırım. Ama otobüsüm her an gelebilirdi ve sırtımda okul çantam olmasına rağmen "yok" deyiverdim.

Evet, yalan söyledim... Belki küçük bir yalandı ama 1-2 dakikalık üzüntü yaşadım. Adam ise hala kalem soruyordu. Yanına tekrar gidip kalemi verseydim yalanım ortaya çıkacaktı. Sonra yanıma geldi ve daha önce hiç sormamış gibi "kaleminiz var mıydı?" dedi. "Tabi" dedim, ama otobüsüm gelmişti. "Sizde kalabilir" deyip otobüse bindim. Vicdanım rahatlamıştı... Küçücük, önemsiz bir olaydı ama insanı huzursuz etmeye yetiyor da artıyor bazen...

Tam durağıma gelmiş inecekken oturduğum yerde bir tam bilet gördüm. Alıp almamakta tereddüt ettim ama sonra aklıma geldi, akbilimde hiç kontör kalmamıştı ve yarın sabah erkenden sınavım vardı. Belki yarın aceleyle bilet almayı unutacak ve otobüse bindiğimde farkederek kaçıracaktım otobüsü. Bileti aldım ve cebime koydum.

Biliyorum, yukarıda bizi izleyen biri var. Teşekkürler...

05.01.2006

About this entry