Boşluk

  

Kırgınlıklar, üzüntüler, pişmanlıklar ve tüm bunların yarattığı korkularla dolu bir gece, o gecenin sabahında verilmiş sözler, geriye kalan birkaç damla gözyaşı ve onlarca mesaj... Uykusuz geçen gecenin yorgunluğu fark etmeden uykuya dalmasına sebep olmuştu. Aslında sevmezdi öğle uykularını, ama bu sefer kaldıramamıştı bedeni üzerine çöken ağırlığı. Merdivenlerden düşünce uyanmıştı, bir süre etrafı seyretti. Sonra elindeki telefona baktı ve yatağa uzandığından bu yana sadece birkaç dakika geçtiğini fark etti. Bir yerde okumuştu, rüyada düşmeye kaybetme hissi sebep olurmuş hep. Çok korkmuştu, ona anlatmak istedi bunu. Çünkü ondan başkası bilemezdi, düşünü ondan başkası çözemezdi. Sadece ondan gelecek birkaç sevgi ve destek sözcüğü mutlu edebilirdi onu... Aslında onun durumu da pek farklı değildi. Sabaha karşı daldığı uykusundan öğleye doğru uyanabildi. Her şeyi unutmak istiyordu ama sorular zihnini kemiriyordu. Yarınki sınavı hiç önemli değildi, hep onu düşünüyordu. Ne yapıyordu acaba şimdi? Bir daha eskisi gibi olabilecek miydi her şey?... Kırılıp dökülenleri yeniden yapıştırmak imkansız mıydı? Sonra o mısralar geldi aklına:
Acılara batmamış bir aşk söyle bana Yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle Bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama İnan ki senden artık değil yurt sevgisi de Bir aşk yok ki paydos demiş gözyaşlarına Mutlu aşk yok ki dünyada Ama şu aşk ikimizin öyle de olsa...
Ne olursa olsun devam etmeliydi bu aşk, çünkü yalnızca ikisine aitti tüm yaşananlar. Bu aşkı yaşatacak olan sevgiydi, birlikte geçirilecek olan güzel günlere olan inançtı... Biri düştüğünde hep yanında olacaktı diğeri. Biliyorlardı ki ancak böyle ayakta dururdu sevgiler, sevgililer... 

08.07.2007

About this entry